Afyonkarahisar sokaklarındayım, zaman zaman geldiğim memleketimi bugün bir başka geziniyorum. Birkaç defa katıldığım Şuhut’tan Kocatepe’ye yürüyüşünün arifesindeyim.
Derin bir nefes aldım Afyonkarahisar’ın dimdik duran, tarihin binlerce yıllık tanığı, görmüş geçirmiş kalesine bakarak…
Bulunduğum ortamın, aldığım nefesin kutsal özgürlüğünü doyasıya tadıyorum. Şükrettim dünleri düşündükçe bugünümüze.
Etrafıma bakıyorum, her yaştan insan; yaşlısı genci, kadın erkek herkes bir telaş içinde koşuşturuyor. Yüzlerinde geçim derdinin verdiği bir garip ifade var. “Acaba Zafer Haftasından haberleri var mı? “ Diye düşünmeden edemiyorum.
Bütün kavşak noktaları bayraklarla süslenmiş. Zafer Anıtının çevresi de bayraklarla donatılmış. Tören yapılacak alana hummalı bir biçimde stant hazırlanıyor. Zafer Müzesi 26 Ağustosta açılacağının müjdesini alıyorum. Mevlevihane Müdürü Hasan Özpınar, iki oğlu ile koleksiyonundan işgal yılları ve Afyonkarahisar’ın dünden bugüne fotoğraflarının panolarını oluşturduğu sergi hazırlığı içinde.
Her yıl olduğu gibi Ankara’da bulunan Afyonkarahisar Kültür ve Turizm Derneği Yönetimi hemşehrilerimizle birlikte “Cumhuriyetin Kazanıldığı Toprakların” düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü ve Zafer Bayramı kutlamaları kapsamında gerçekleştirdiği etkinlikler çerçevesinde başın toplantısı düzenlemesine şahit oluyorum. Bugünün önemine değiniliyor.
Tarihi bir gün olduğu besbelli… Fakat kutlamalar zayıf kalıyor. İstiyorum ki her ev, her apartman bayraklarını assın. Bu özel güne eşlik etsin. Çocuklar, gençler bugünlerin kolay kazanılmadığını iyi öğrensinler. Özgürlük, zafer kavramlarının bilincinde olsunlar. Afyonkarahisar’da yer yerinden oynasın. Sadece belirli kurumları, kuruluşları ve kişileri heyecanlandırmasın. Bütün Anadolu bu zaferin coşkusunu yaşasın. Çeşitli illerden gelen misafirlerin yoğunluğu doldursun şehri. Her zaman dolup taşan çarşılar bugün Pazar olması nedeniyle çok sakin. Hâlbuki Zafer haftasındayız.
Kutlama havası var memleketimde. Daha coşkulu olmalı diye düşünüyorum. Nasıl düşünmeyeyim; Anadolu’nun kilidi dediğimiz kavşak noktası Fransızların, İngilizlerin, Yunanlıların işgaline uğramış, şimdiki nesillere masal gibi gelecek bu işgaller, pek çok vahşet, eziyet ve zulümlere sahne olmuş, bu şehirde yaşanan cinayetlerin, yangınların, yağmalamaların ve tecavüzlerin sonunu getiren kurtuluşun müjdesi olmuş bir şehir…
25 Ağustos sancılı bir gece… Zafer doğuyor sabaha karşı.
Bulunmaz bir zaferin aşkına yollara düşen, savaşan ordumuzun başında; Anadolu’nun ve Türk Ulusunun kurtuluşunu sağlayan Büyük Taarruz ’un 26 Ağustos 1922 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal bulunuyor. Üç, dört kuşak önce yaşayanların torunları olarak; mutlaka o yıllara ait bir anı duymuş, yaşanan acı hikâyelerini dinlemiştir. O günlerin unutulmaması, kazanılan zafere sahip çıkılması çok önemlidir.
Böyle bir zaferi kazanabilmek için günümüzde hâlâ savaşan ülkeler var. Topraklarımızı korumasını bilelim.
Kocatepe’den bütün Anadolu’ya yayılan özgürlük ateşi, cumhuriyet meşalesini yakmış, şehrin etrafındaki tepelerin vakur duruşuyla Zafer kazanılmıştır.
Afyonkarahisar’ın bu tarihi gününü bütün dünyaya haykırmak istiyorum. Herkes büyük sevinçle, coşkuyla kutlasın, çekilen yokluk günlerini çok iyi anlayıp değerini bilsin.
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimizi minnetle, rahmetle anıyorum. Zafer bayramımız Kutlu olsun.