İşte şimdi tam zamanı… Mecbur olmadıkça dışarı çıkmadığımız kaygıyla koca bir dünyayı evlerimize sığdığımız, bir başımıza kalmışlığımızın günlerin içinde kendimizi sorgulamamızın zamanı… Farkına varmadığımız yaşamımızın değerini, elin ayağın tutarken, bir adım atıp dışarılarda dolaşabilmenin keyfini, evinin penceresinden seyrederken düşündük mü? Dünyanın ne kadar yalan olduğunu, bir virüs yüzünden gücünün, mevkiinin, makamının, kavganın, savaşın, ne kadar gereksiz olduğunu anlamışızdır herhalde. Birbirimizi kırmanın, darılmanın, kötü söz söyleyerek üzmenin anlamsızlığını sorgulayabildik mi?
Ya, en yakın çevremizdeki sevdiklerimize, onlara uzak mesafelerden bakmamıza, dokunamamamıza ne dersiniz? Çocuğumuza, torunumuza, eşimize, annemize, babamıza, kardeşimize, dostumuza fırsat varken daha sıkı sarılsaydım dediğiniz oldu mu? ‘
’Yeter ki sağlıklı olsunlar, iyi olduklarını bilelim ‘’ deyip, kendi sağlığınızı boş vererek onlar için endişelendiğimiz bu günlerin geçeceği inancı ve düşüncesi ile işte şimdi yüreklerimize sevgi tohumlarını atmanın tam zamanı.
İnsanın bir kimseye ya da bir şeye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten içsel bir duygu olarak tanımlanmakta sevgi. İnanmak demektir. Memleket sevgisi, Vatan sevgisi, Bayrak sevgisi, insan, doğa ve canlıların sevgisi, hepsi sevgi içinde yer alıyor.
Sevgi; sana bütün güzellikleri sunar. Seni apartmanlarına, evine hapsetmez. Gücünü, mevkiini, makamını, paranı, ölçmez. İnsanları, hayatı sevmeyi öğretir. Güzel olan her şey sevgi ile başlar. Canlıların en çok ihtiyaç duyduğu sevgi; insanın mayası, ruhunun gıdasıdır. İnsan olduğumuzun farkına vardıran, hayatımızı anlamlı kılan duyguların bütünüdür sevgi. Sevginin özünde hoşgörü, saygı, şefkat, merhamet gibi erdemler taşır ki; insanı insan yapan özellikler de budur.
Toprağın, suyun, güneşin; baharın her şeye rağmen gülümsediği bu günlerde, umutlarımızla birlikte sevgi tohumlarının da filizleneceği unutmayalım. Yeryüzündeki bitkilerin özünden, meyve veren daldaki çiçeklerden, kuşların kanadından, börtü böceklerle bütün şehrimize, oradan bütün ülkemize ve dünyaya yayılmasına sebep olabilsek keşke sevgiyi... Virüs yayılmasın sevgi yayılsın... Sevgi tohumlarını saçalım artık. Filizlensin şehrimin yüreğinde, kök salsın derinlerine…
Sevgisini yüreğinde hissedemeyen insanlar, sevginin özünü oluşturan güzelliklerden uzak kalarak, yalnızlık, değersizlik, kin, nefret ve kıskançlık içinde bocalar durur. Sevginin olmadığı yerde, haksız ölümlerin, tacizlerin, tecavüzlerin adaletsizliğin haksızlığın, açlığın, sefaletin gezdiği bir dünya ortamı oluşur. İşte bütün bunları dışlayacak etken sevgidir.
Sevginin yeniden doğması için Afyonkarahisar’ın toprakları en elverişli yerdir. Bu bereketli topraklarda neler doğdu ve yaşadı. Mayalanan ekmeklerimiz gibi taşsın dökülsün sevgilerimiz. Sayın Valimiz, 2020 yılını Afyonkarahisar Sevgi Yılı ilan ederek; ‘
’sevgi her kapıyı açan anahtardır’’ sloganı ile yola çıktı. ‘
’Daha uygar bir toplum, daha mutlu bir aile, daha huzurlu bir Afyon için… Sevgi ile bütünleşelim, sevgi ile yaşayalım, sevgi ile iletişim kuralım, sevgi ile konuşalım, sevgisiz kalmayalım.’’ düşüncesiyle hemşehrilerimizle birlikte çıkılan yolda; yeni sevgi dolu günlerde buluşalım. Kale’mizin zirvesinde dalgalanan bayrağımızın yanında bir de sevgi bayrağımız dalgalansın. Bütün dünyaya örnek olacak şekilde…
Dışarıda enkaz havasını yaşadığımız bu günlerde en çok sevgiye ihtiyacımız var. Bu enkazdan sevgiler doğsun, fışkırsın her yere. Elbet bu günler geçecek, Bundan sonra sevginin mayasını arayanlara ‘
’ Bin bir çiçekle harman olmuş, sevginin bereketin, lezzetlerin doruğu, şifalı suların kaynağı, zaferin gururu Afyonkarahisar’dan geçerken bir uğrayın.’’ demek istiyorum. ‘’
Sevgi tohumlarımız tutmuş mu görün?’’ diye…