Amerika’nın İran saldırısı karşısında mutedil gözüken politikası bana ilginç geldi doğrusu... İnsanın aklına bir sürü bir şey geliyor. Bir kere füzeleri durduramadı. Zarar veremeyeceğini veya İran'ın cesaret edemeyeceğini düşünerek önlem almamış da olabilir. Ya da üslerin yüksek güvenliği nedeniyle erken uyarı sistemleri sayesinde personelin can güvenliğini emniyet altına almış olduğundan müdahale gereği hissetmemiş olabilir. Danışıklı olma veya elektronik müdahale ile füzenin yönünün değiştirilmesi ihtimali de gözardı edilmemeli… Amerika her şeyi biliyor ya da her şeye hakim de değil elbette… Bu yüzden Amerika’nın bilemediği, İran'ın gizli geliştirdiği bir teknoloji nedeniyle gafil avlanmış da olabilir.

 

Rivayetler farklı... Önce hiç bir zararımız yok demişti Amerika... Daha sonra çeşitli araç ve bir helikopterde zarar var ama ölü ya da yaralımız yok açıklaması yaptı. Arkasından kimi Irak’lı askerlerin öldüğü bilgisi geldi. Yaralıların İsrail’e sevk edildiğine dair haberler var. Bence psikolojik üstünlük İran’da idi. Zira bir ABD hedefine doğrudan saldırma cesareti göstermiş, güçlü bir tepki verememişti. Ama çok sürmedi bu tabii; düşen uçaktan bahsediyorum.

 

Malum; olay İran'ın saldırısından hemen sonra oldu. Ve Amerika bu saldırıda psikolojik bir baskı altına girmişti. Düşen ya da düşürülen uçak (artık kazara düşürüldüğü İran tarafından da kabul edildi) dikkatleri bu yöne çektiğinden ABD üzerindeki bu baskı en azından hafiflemiştir.

 

Uçakta çok sayıda Kanadalı olması bir tesadüf gibi gözükmüyor. ABD adına orada olma ihtimalleri var. Bu durumda kaza söylemi de pek gerçekçi gözükmüyor. Kaza süsüyse de fevkalade acemice... Daha üçüncü gün kabul etmek zorunda kaldılar zira… Bir de tabi sivil bir uçakta masum onlarca kişinin öldürülmesi gibi bir durum var. Bir tür emperyalizm yani... İran’ın nereye evrildiği bakımından bunları da dikkate almak gerekir. Neydi ki zaten diye itiraz edilebilir elbette... Bu meselenin bir başka yanı...

 

Bir başka ihtimal daha var. ABD büyük savaşa hazırlanıyor ve zaman kazanmak için oyalama taktiği izliyor olabilir. Önkoşulsuz görüşme önerisinde bile bulundu. Sanki tansiyonu düşürüyormuş gibi yapılan açıklama buna matuf olabilir. Trump'a da Amerika'ya da güvenilmez elbette... Zira açıklamayı yaparken savaş ekibi yanında idi. Çeşitli birliklerini bölgeye kaydırdığına dair haberler geliyor. Açıklama düşmanı rehavete sürükleme ya da dünya kamuoyu baskısını azaltmaya dönük olabilir.

 

İran konusunda hassasiyetimizin en yüksek olması gerektiği zamandayız. Eğer büyük planı göremezsek detaylar bizi yanıltır. Peki büyük olan plan nedir, detay nedir... Büyük olan plan İslam dünyası içerisinde bir Şii-Sünni çatışması çıkarmaktır. Detay ise İran'ın Şii kimliği ile işlediği cinayetler...

 

Kimi zaman tansiyon öylesine yükselir ki; bireysel hayatımızda bunu yönetmenin adı; sabırdır. Devletlerde ise sağduyu... Zira patlayacak bir silah dahi önü alınmaz büyük hadiselere yol açabilir. Eğer aramızda yaramaz, sağa sola sataşan, aklı uzağa ermeyen birisi varsa; ona meydan dayağı çekmek yerine, onu ıslah etmeyi, hatta onun kimi sataşmalarını görmezlikten gelip, cahilliğine verip muhatap almamalıyız değil mi... Yoksa mesela bir cinayet çıkar ve her şey berbat olur. Efendim devletler arası ilişkiler böyle değildir. Devletlerin çıkarları vardır, reel politik vardır vs… Geçiniz bunları... Ayrıca bir savaşın önlenmesi en önemli çıkar değil mi…

 

İran öyle ya da böyle halkı müslüman, önemli bir kısmı da Türk olan bir devlet... Her şeyden önce orada yaşayanlar da insan... Global haydutun planlarına Venezüella’da da Bolivya’da da karşı durmamız gerekir. Ayrıca hadiseye reel politik bakımından bile baksanız; İran'a yapılanlara el ovuşturmamanız gerekir. Çünkü komşunun sorunu sizi de ilgilendirir. İstemeseniz de ilgilendirir, isteseniz de... İran-Irak savaşında böyle olmadı mı... Irak'taki otorite boşluğu bizim de başımıza dert açmadı mı...

 

Büyük şeytan işini bitirdiğinde ortalığı kana bulayıp, evini tepene yıktıktan, fitne tohumlarını ektikten sonra duruma göre çekip gider... Ama senin komşuluğun da, dostluğun da, düşmanlığın da devam eder. Türkiye sağduyulu politika yürütmeseydi Türkiye-İran, Türkiye-Rusya savaşı bile çıkardı. Bir yanlış başka bir yanlışın gerekçesi olamaz. Bunların girdiği yerden hayır gelmiyor. Bu yüzden o amaca gidecek her yolu tıkamak gerek…

 

Benim ayrıldığım nokta çeşitli şekillerde yani bilerek ya da bilmeyerek global haydutun emellerine alet olanlara... Konjonktürel olarak işimize gelene sessiz kalmak ya da alkış tutmak katiline aşık olmak gibi bir şeydir. Yoksa ABD politikaları  kötü de, İran’ınkiler iyi filan demiyorum.