Bu yıl Afyonkarahisar için çok önemli bir yıl. Zaferimizin 100. Yılını kutlama telaşımız var. İstiyoruz ki şanına yakışır bir kutlama olsun. Bugünlere kolay erişmemiştir. Yüz yıl önce memleketim işgal altındaydı. Afyonkarahisar Yunanlılar tarafından iki defa işgal edilmiş, birinci işgal uzun sürmese de ikinci işgal 13 Temmuz 1921’de tam bir yıl bir ay, 25 gün işgal altında kalmıştı.
Birinci Dünya Savaşı yeni bitmiş ülke yoksulluk içindeydi. Yıllarca savaşan ve seferberlik içinde olan halk savaştan bıkmış, birçok gazi ve hasta yaşama savaşı veriyordu. İşgaller ülkede gittikçe artıyor halk tekrar savaşmak için moralsiz ve yorgundu. İtilaf Devletleri bu durumun farkında, Osmanlı Devleti’nin kalan topraklarında küçük sömürge devletleri kurma çabasındaydı.
Bize bu gururu yaşatan bu coğrafyanın kaderini belirleyen en büyük milli mücadele tarihi kenti düşman işgalinden kurtarmakla kalmıyor, Türk mucizesini yaratıyordu. Hatırlarsak o günleri, Balkan savaşlarının etkisini atlatamamışken Birinci Dünya Savaşının kaybedilmesinin verdiği derin üzüntü ve şehit olmuş üç milyon insanımızın acısı vardı.
Aradan geçen yüz yılın ikinci kuşağı olarak o günleri yaşamış en yakın tanıklarından annemin annesinin gözlerinde gördüm. O gözler konuşuyordu sadece, derin hüzün çizgilerinin çevrelediği yüzünde. Kocasının Yemen-Hicaz cephesinde savaştığını, açlık sefillik içinde on bir yıl sonra perişan halde döndüğünü, babasının eşkıyalar tarafından şehit edilmesinin acısını derin bakışlarında gördüm. İşgal yılları hafızalarından silinmemiş, yıllardır dost olarak bildiği komşuları Gayri Müslimlerin evlerinin camlarına astıkları Yunan bayrakların unutamıyordu. Artık özgürlüklerinin sonuna gelişlerini, umutlarının tükendiğini, çaresizliğini yaşamayan bilemez.
Yakılan yıkılan, halkı zulüme uğrayan Afyonkarahisar’ın zaferini Büyük Taarruz müjdeliyordu Kocatepe’den. Acı, hüzün ile bakan anneannemin gözleri zaferi görüyordu. Sevinçle yalınayak Afyonkarahisar’ın tozlu yollarında koşuyordu Mehmetçiklere su vermek için. Sadece O mu? Bütün Afyonkarahisar halkı sokaklardaydı. Zaferi karşıladılar, dağları taşları, kalesi en yakın şahidi idi zaferin. Çekilen acılar, zulümler bitiyordu, gelecek kuşaklara Vatanın bütünlüğünü, milletin bağımsız egemenliğini sunuyordu.
Yanmış yıkılmış, bitip tükenmiş bu memleket bir mucize yarattı. Kağnıyla teknolojinin yarışında Türk Milleti’nin vatanı, namusu ve canı söz konusu olunca kendilerini savunmaktan asla çekinmeyeceklerini gözler önüne serdi. Kuva-yi-ı Milliye hareketi işte o zaman başladı. Mustafa Kemal Atatürk’ün Başkomutan olduğu bu savaşta Afyonkarahisar şafağı; Kocatepe’de ışıldayan yıldızlardan yeni bir günü, aydınlık güneşi kucakladı.
Geçmişin yaşananları tarihimizin derin sayfalarında yerini aldı. Bize o günlerin zaferini kutlamak, bir daha aynı acıları yaşamamak için yurdumuza bölünmez bütünlüğümüze sahip çıkmak düşüyor. Biz de bu duygularla; yüreğinde vatan sevgisi, memleket hasreti olan her zaman ki gibi duyarlı hemşehrilerimizle Ankara’da bulunan Afyonkarahisar Kültür ve Turizm Derneğimizde ‘’Şairlerimizden Ozanlarımızdan ZAFERİN 100. YILI’’ temalı etkinlikle heyecanlı coşkunluk yaşadık. Her ne kadar memleketimizden uzak olsak ta, gönlümüz memleketimizde, bu zaferi kutlamak için biz de varız dedik.
Öyle hissediyorum ki memleketinin hasretini sevdasını memleketinden ayrı olanlar daha yoğun yaşar. Afyonkarahisar’ın yetiştirdiği en önemli şairlerimizden, eski milletvekilimiz rahmetli Osman Atilla’nın da dediği gibi ‘’Çoğunuz beni Ankaralarda sanır/ Afyonkarahisar’da bir dam çökse yüreğim parçalanır.’’ Dizelerini yaşarcasına etkileniriz. Bu hasretlik böyledir, memleketimizin hüznünü de sevincini de dolu dolu yaşatır bize. Bu duyguları hemşehrilerimizle bir araya geldiğimiz Afyonkarahisar Kültür ve Turizm Derneğinde daha da etkin yaşarız, yaşıyoruz.
Zaferlerle geçen Ağustos Ayı, Türk milletinin tarih sahnesinde elde ettiği başarıları, birçok fetihleri, kırılma ve dönüm noktasındaki mücadelelerin ayıdır. Türkler, Ağustos ayı içerisinde başta 1071 Malazgirt Zaferi olmak üzere, 1473 Otlukbeli Zaferi, 1514 Çaldıran Zaferi, 1516 Mercidabık Zaferi, 1521 Belgrat’ın Fethi, 1526 Mohaç Zaferi, 1571 Kıbrıs’ın Fethi ve 1922 Büyük Taarruz zaferini elde etmiştir. İşte bu yüzden Ağustos ayına ‘’Zafer Ayı ‘’denmiştir. Tarihimize şan veren bu zaferlerin hepsi siyasi, sosyal ve ekonomik önem bakımından değerlidir. Fakat sebep ve sonuçları bakımından en önemli iki zaferimiz 1071 Malazgirt ve 26-30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz ’dur.
Görkemli kalenin eteklerinden yayılan, bize Cumhuriyet’in kurulduğu toprakların çocuğu olma onurunu, gururunu, sevincini yaşatan Zaferin 100. Yılını kutlama şerefine eriştik. Bu heyecanımızı, coşkumuzu atmosferi tamamen Afyonkarahisar olan Ankara’daki derneğimizde tattık. Sazıyla sözüyle Karslı ozanımız Selahattin Dündar, şair Gülümana, Songül Dündar, Belçika’da bulunan Emirdağlı ozan şair Kamil Sayın’ın Zafer şiirleri ile coştuk, Afyonkarahisar eski Belediye Başkanı Hayrettin Barut’u misafir ettik. 21. Dönem Milletvekilimiz Müjdat Kayayerli’nin okuduğu Ahmet Bodur Bey’in ‘’Afyonkarahisar sen Anadolu’sun’’ şiiri ile heyecanımızı doruklara çıkarttık.
Bu kutlama bize yetti mi? Yetmez… Verdiği basın açıklaması ile Sayın Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı Hanımefendi; Büyük Taarruz Zaferi’nin 100. Yılı şanına yakışır bir şekilde kutlayacağız.’’ Diyor. Bütün Afyonkarahisar halkıyla tek yürek olup nice 100. Yıllara erişmesi dileği ile kutlamak istiyorum bu büyük şanlı zaferi, başım dik, onurla gururla. Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını, kahraman askerlerimizi, şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
MÜRŞİDE AYHAN KİMDİR?
1958 yılında Afyonkarahisar’da doğdu.
İlkokul 2.sınıfa kadar Afyonkarahisar Atatürk İlkokulu’nda, diğer sınıfları; Konya Mümtaz Koru İlkokulu’nda tamamladı. Orta ve Lisesi Konya’da bitirdi.
Selçuk Üniversitesi Matematik bölümnden mezun oldu.
Sonrasında Matematik Öğretmeni olarak, 1982'de Niğde Çamardı İmam Hatip Lisesine atandı. Niğde Bademdere Ortaokulu, Ankara Gülveren Lisesi, Ankara Sincan Kız Meslek lisesi, Ankara Ağa Ceylan İlköğretim Okulu, Ankara Etimesgut Ticaret ve Anadolu Ticaret Lisesinde çalıştıktan sonra 2005 yılında emekli oldu.
Şiir ve öykü denemeleri bulunuyor.
‘’Harikalar Diyarısın Türkiye’m’’ şiiri ile özel jüri ödülü aldı.
Halen Ankara’da yaşamaktadır.