Günlük kullanımda, sohbette, medyada, gazetelerde, kitaplarda, tefsirlerde, meallerde, sözlüklerde, nice unvanlı kişilerin ağzında, müktesebatında, Allah yerine tanrı kavramı kullanılıyor. 2017’de ilgili bakanlık bir genelge yayınlayarak, “Allah” denileceğini hatırlattı. Bu hatırlatmayı önce hangi kişiler veya kurum yapmalıydı? Daha da ilginç olanı, “müktesebatımızdan, Allah’ın adını çizen bu kavramı çıkardık” diyen başka bir irade beyanı olmadı. Henüz ‘Allah’ lafzında mutabakat sağlamamış bir topluluk düşünün!
Allah demeyi şanına yakıştıramayanlar tanrı diyorlar. Bir insan içine sindiremediği kavramı, tanımı kullanmaz. Hangi kavram sevimli geliyorsa onu kullanır.
‘Joker Kavramlar’ başlıklı kitabımızda, “Yeni Başlayanlar İçin Allah Lafzı-1.2.3” başlıklı yazılarımızla bu konuya yeterince yer verdik. Burada özetleyelim: Allah lafzı; ulûhiyete ilişkin bütün sıfatları içeren bir kavramdır. Allah kendini, kendi koyduğu isimlerle adlandırmış, tanımlamış… Ona bir isim tayin etmek, Onun sadece Adına değil, varlığına müdahale etmektir. Bir şeyi adlandırmak, tanımlamak, o şeyin fevkinde olmak anlamı taşır. Allah’a isim tayin etmek, O’nun fevkinde olmaya hamletmektir. Allah’ın isimleri ya da Ona en üst seviyede bir güç göndermesi yapmanın dışında, (mülk sahibi bilir, yerin göğün sahibi, yaratan gibi), Onun bütün sıfatlarını teslim eden bir yaklaşımın dışında, Allah’a isim atfetmek, Allah’a rağmen yapılır. Ayetlerde ifade edilen; “dinin karmakarışık edilmesi, imana haksızlık bulaştırmak” vs. işte böyle başlar.
Allah’ın adı, üzeri çizilircesine neden değiştiriliyor? Bunu (bu metin yetmedi diyene) iki kere iki dört gibi anlatabiliriz… Bir insan ithal, joker kavramlara itibar ediyorsa, o her şeyin adını değiştirecektir. Allah’a tanrı, Müslüman’a Muhafazakâr, İslamcı, mütedeyyin vs. İslam’a kültür diyenler, joker, türedi kavramlara itibar edenlerdir.
Allah lafzını değiştirmenin öncülüğünü tefsirlerde, meallerde önce Müslümanlar yapıyor. Şöyle ki: Kuranda ilah lafzı ile hem Allah’a, hem de batıl ilahlara gönderme yapılır. İslam’da ilah lafzı; bir ilaha (Allah’a) gönderme yapmak kaydı ile Allah’a hastır. Çoğul ya da Allah’ın dışında olunca, batıl ilahlara hastır… Kuran’da geçen ilah kavramını, orijinali, aslı ile tercüme etmek esastır; çünkü bu kavramla gerektiğinde Allah’a gönderme yapılır. Tevhidi kavramların Kurandaki aslını kullanmak esastır; bunların başka hiçbir dilde karşılıkları yoktur. Tevhit (İslam) dini, bunu için İslam dinidir. Şayet ilah kavramını tanrı diye tercüme edersen, Allah’a tanrı demenin (batıl) yolunu açmış olursun.
“Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur.” (18/27) Değiştirme işlemi Kuran’dan söküp alınarak değil, kullanım alanlarında yapılıyor; buna Allah’ın ismini pratikte değiştirmek denir. Mesela; “Tanrıyı kıyamete zorlamak” diyerek; (11.12.2017, Sabah, Hilal Kaplan///24.12.2017, Yeni Şafak, Yusuf Kaplan), hem Allah’ın adı değiştiriliyor. Hem de (hâşâ) Allah’a zor kullanmak, (yani güç kullanılabileceği) dile getiriliyor. İfade ortada… Bir konuda, birisine, bir şeye karşı zor kullanmak; canlılar arasında geçerlidir. Allah’ın adını (haşa) gasp eden, O’nun kıyamet takdirine de müdahil olur. Allah’ın adını değiştirmenin neye tekabül ettiğini bilmeyen, Allah’a güç kullanmanın maliyetini hiç bilmez. Allah’ı kıyamete zorlama imkânı varsa (her şey zıddı ile kaimdir); bunu tersinden işletip, kıyameti engellemek de söz konusu olur. Bir yanlışa kapı araladın mı o yanlış çığ gibi büyür. Esas Frenk mukallidi (temsilcisi), ithal kavram kullananlardır. Kıyafetten hareketle Frenk mukallidi, dıştan içe doğru mukallittir. Kavram aşıran mukallit, direkt içeriden mukallittir. Çünkü kavram; kimliktir, özdür, ruhtur… Sonuç: Tanrı; küreselleşme çukurunun ortak ilahıdır.