Yolun düşer elbet bir gün, gelip geçerken;
Bedeli acı ile ödenmiş bu topraklardan, giderken.
Duy! Yankılanan ZAFER sesini, tepelerden
Aldığın nefesin, mücadelesini, sor efelerden…
Geç! Yolcu geç… Göğsünü gere gere,
Kavuştursun seni yollar, istediğin yere,
Bak! Dimdik duran kale ve eteklerinde,
Destanlar yazıldı, kanlı seccadeler üzerinde…
Cumhuriyet ateşi yakıldı, Kocatepe’sinde,
Erkeği, çocuğu, kadını; Atasının sayesinde...
Hatırlar mısın? Haşhaş tarlaları vardı,
Benim doğduğum şehirde, şimdi azaldı.
Alın teriyle sulanır, açardı mor beyaz çiçek,
Sabırlarla beklenir, umut dolu gelecek…
Onuruyla yaşar insanı, alnı ak, kendi halinde
Şükreder, öğütülürken kader değirmeninde…
‘’Afyonkarahisar’’ derler, bu şanlı şehrin adına,
Bakma sen kara adının olduğuna, tarihini takar ardına,
Mermeri, kaymağı beyaz, yazları da ayaz,
Böreğine, bükmesine, lokumuna doyum olmaz.
Üç Kadınana, hizmet etmiş, Afyonkarahisar’ın imarına,
Kudret yetmez, yeraltında kaynayan şifalı sıcak suyuna,
İstersen kal, bir hafta on gün, derdine olsun, derman,
Sandıklı’da çamur banyosu, her yerde kaplıca hamam,
Mayalanırsa yürekler, kabarır pişer, iyi ameller,
Sırrı hakka ermiş veliler, yol gösterir, olur rehber.
Sultan Divanı, Mevlevihane’sinde, semazenler,
Konya’da kıvılcımı tutuşturup, burada hara çevirdiler.
Bir başkadır memleketim derim, Gurbete yenilirim.
Acı gölden havalanan; Flamingolara özenirim…
Mürşide AYHAN