Toplumda, eğitim ve öğretim alanlarında görevli olan önemli iki ana unsur; öğretmenler ve din görevlileri olarak dikkat etmemiz gereken noktalardan birisi de "nabza göre şerbet vermek"tir.
Buradan kastım, muhatabımız olan kişinin, öğrencinin, çocuğun, topluluğun seviyesine, yaşına, ruhsal durumuna, kapasitesine, nihayetinde hazır bulunuşluğuna uygun olarak eğitim seviyesini belirlememiz ve ona göre davranmamızdır.
Aksi durumda, muhatabımıza anlatacağımız konular, muhatabımızı yoracak ve verdiğimiz emekler boşa gidecektir, hatta aksi tesir yaparak hedeflerimize uygun olmayan olumsuz-önyargılı öğrenmelere sebep olabilecektir.
Bir fıkra ile pekiştirelim...
"Hoca, vaaz vermek istediği salona girmiş.Salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda düşünen hoca sonunda seyise sormuş:
"Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mı, yoksa konuşmamalı mıyım?"
Seyis cevap vermiş:
"Hoca, ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim."
Bu sözlere hak veren hoca vaaza, nasihata başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, vaazdan sonra kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de vaazın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:
"Vaazımı nasıl buldun?"
Seyis cevap vermiş:
"Sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim dedim ama elimdeki tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım."
Toplumu eğitmekle görevli değerli arkadaşlarım...
(Hırsa ve aşırı rakebete kapılıp çocuklara her gün sayfalarca test, fotokopi, etkinlik veren arkadaşlarım; öğrencilerine çekemeyeceği derecede yükleme yapan arkadaşlarım; çocukları, oyun ve eğlence için boş vakit bırakmayacak derecede ödeve boğan arkadaşlarım... Öncelikler sizlere seleniyorum... )
Dikkat edelim, eğitmekle görevli olduğumuz insanları, öğrencileri, toplumu bıktırmayalım, zorlamayalım, kizdirmeyelim.
"Nabza göre şerbet verelim..."
Kolaydan zora doğru, adım adım, zamanla, sabırla, derece derece, gönülle, güzellikle, sevdirerek...
Hoş görmek ayrı, boşvermek ayrı bir şeydir.
Sevgi boşvermek olarak görülmüştür.
"Çocuktur yapar..." demek sevgisizliktir.
Sevgide boşvermek yoktur.
Sevgide hatayı kişiye buldurmak ve düzeltme imkânı vermek vardır.
Eğer çocuğun yaptığı yanlış bir davranışı boşverirseniz o davranış süreklilik haline gelir, o davranışı bir daha düzeltme imkânı bulunamayabilir.
Veysel Sönmez
Bu haftalık da bu kadar...
Kalın sağlıcakla...