Gri rengini kendine pek yakıştıran bir hava vardı dışarıda. Ağır başlı olduğunu sanıyor kapkara somurttukça somurtuyor. Kurşun gibi tam kalbinin ortasından vuruyor insanı. Yollar ıslak, yağmur yağıyor mu yağmıyor mu belli değil? Kar yağayım diyor, vazgeçiyor. Kar havası beklentisi ile göklere bakıp duruyorum, yağsa sebepsiz sevineceğim. Yeni yıl gelse kar yağacak veya kar yağsa yeni yıl gelecek… Öyle bir bekleyişi var…
Hani parlak, yaldızlı kartpostallardaki; en az bir metre karla örtülmüş kırlarda tek başına duran ev vardır ya; bana hep yeni yılı çağrıştırır... Dingin, iç açıcı, sanki hiç derdi tasası yokmuş gibi duran. Her yerini kar kaplamış evin damdaki bacası mutlu mutlu tütüyor. İlle de çam ağacı bir ya da iki tane. Kendi yeşil, dalları kalın kar tabakasını tartamayacak kadar dolu. Evin bir kıyısında, elinde süpürgesiyle, başında şapkası, kömür gözlü kardan adam, burnu kıpkırmızı havuç değil, üşümüş. Az ötede yavru ceylan, buz tutmuş dereden su içecek, onun ürkek ayak izlerinden başka bir hayat belirtisi yok... Baktıkça üşüyeceğim, soğukluk hissi duyacağım yerde, bacadan çıkan dumandan içeride gürül gürül soba yandığını hissederek ısınıyorum. . Kartpostal, pırıl pırıl parlayacak. Mutlu yıllar yazacak. İşte yeni yıl denince böyle manzara bekliyorum.
Hâlbuki kasvetli sokaklarımız, doğallıktan uzak, beklenmedik sevinci yaşayacakmışçasına, sabırla sahneye çıkacak kaprisli, eşsiz, mucize pamuk kristallerinin yolunu gözlüyor. Yorgun, uykusuz; bir yağsa yorganını örtüp dinlenmeye çekilecek biraz, bütün istediği bu... Dev çalılıklara dönüşmüş, yapraksız ağaçların; tüllerden gelinlik giymek için hazır bekleşmeleri, dalları havada; topraklar gibi bereket suyu içecek, sonra gözünü bahara dikecek. Caminin kubbesine tünemiş kuş sürüsü, yaşama olan umudu ile bekliyorlar yeni yılı. Daha doğrusu yağacak karı…
Peki, insanlara ne oluyor? Onların yeni yılı beklemesinin amacı nedir? İnsanların yeni yılı bu kadar coşkuyla karşılamasının en büyük sebeplerinden biri sanıyorum, yeni yılın tüm yaşanan kötü anılarının silinmesine, tüm olumsuzlukların yok olmasına, hayallerinin gerçeğe dönüşmesine yardımcı olacağına olan inancı... Saat 12 den sonra yeni bir hayatın başlayacağı umudu… İsteği bu beklentilerin ortaya çıkmasına sebep olacak yeni yıl sanki.
Ne garip! Birçok insan yeni yılın ilk gününden başlayarak sanki gökten zembille inecekmiş gibi hayatının değişmesini bekleyecek, belki büyük beklentilerle sağlık, iş, para, mutluluk, huzur, neşe, isteyecek. Oysa beğenmediğimiz eski alışkanlıklarımız yeni yılda da sürüp gidecekse kendimizi değiştiremeyeceksek, bunun için çalışıp çabalamayacaksak yeni yıldan bir şey beklemek sadece kuru avuntu. Yeni yılda, bundan önceki yıllar gibi geçip gidecek…
Çevremize baktığınızda giderek birbirini sevmeyen, sadece kendini düşünen, ahlaki değerleri gitgide zayıflayan, öfkeli, iyilik duygusundan uzaklaşan, gösteriş budalalığına dönüşen, kötülüklerle yarış halinde olanlar, birbirinin düşüncelerine saygı gösteremeyen hoş görüşüz bir toplum olduğumuzu görüyor musunuz?
Bütün bunların sebebi; dengesini bozduğumuz mevsimler mi? Acaba yeni yıllarda bembeyaz, yumuşacık karlar yağmadığı için mi? Karamsar bakışlı bulutlardan mı kaynaklanıyor?
Hadi bakalım, Yeni yılı müjdeleyen karlarda yağıyor. Ya da yağıyor gibi yapıyor. Keşke yağsa da geçmişte yaşadığınız bütün olumsuzlukların üstüne apak yığdırsa. Daha iyiye, daha güzele doğru kapatsa bütün çirkinlikleri...
Çok zamanımız varmış gibi, her zaman sağlıklı olacakmışız gibi yaşamınızı erteleyip duruyoruz. Her şeyin değerini bilmek için kaybetmeyi beklemeyelim. Sevgiyle, dostlukla, iyilikle, güzellikle, barışla en güzel yıllara erişebilmek dileği ile.
HOŞ GELDİN YENİ YIL dediğimiz gibi yeni yılda bizi hoş bulsa. Bu ömür öyle de geçiyor böyle de... Yaşama sevincini yakalayalım, aydınlık, geniş ufuklara uyanalım.