Her gün, herkes, demokrasiye vurgu yapıyor; savunmasını ve hücumunu demokrasi üzerinden yapıyor ama kimseler demokrasi üzerine sohbet yapamıyor. Çünkü kavramları bilen yok. Demokrasinin doğduğu yerler; Sodom, gomore, Bizans, Roma, Atina’dır. Joker (:kumarcı enstrümanı) dediğimiz bütün kavramlar da demokrasi gibidir. En çok belirsizlik üreten kavramların, en çok hipnoz ürettiklerini sağlık uzmanları kabul ediyor. Unutmayın; kaderiniz ve sağlığınız kullandığınız kavramlara bağlıdır. “Modern toplumda durumun tanımı, belirsiz olanın tayin edilmesine denktir.” ( T. Szasz)) İşte bu belirsizliği çözmenin yolu ithal kavramların üzerini çizebilmekten geçer.
Bir çekiliştir demokrasi, size de çıkabilir. Demirel’e, “demokrasi nedir” dediler. “Demokrasi benim işte!” dedi. “Ücra bir köyden geldim; kısmetime çıktı; size de çıkabilir” diyor. Normal bir ilçeden sonra yirmi milyonluk bir beldeye başkan olmak çekilişten başkası değildir.“Benim aday olma şansım bile yok; demokrasiden bana ne çıkacakmış” demeyin! Demokrasilerde belirli sayıda aktör vardır; gerisi külliyen figürandır. Parayı aktörler alır, sopayı figüranlar yer. Üstelik benim konum para değil; İslami kimlik. Demokrasinin doğasında ‘çekiliş’ vardır. Bir Pazar günü, bir sandığa bir zarf atacaksın; her şey düzelecek. “Demokrasi bir hokus-pokus sözcüğüdür.” (Anton C. Zijderveld)
Arama yaparsanız, demokrasinin; “kötünün iyisi” olarak tanımlandığını görürsünüz. Türkçede buna “ölümü görüp sıtmaya razı olmak” denir. Alberto Manga, Kürşat Oğuz’a, “demokrasi, herkesin her şeyi kafasına göre söylediği şeydir” dedi.
Demokrasi; her kafadan bir ses demektir. Bu kadar belirsiz bir kavrama neden itibar ediliyor? İthal kavramlar kesinlikle ‘belirsizlik’ üretir. “Belirsizlik samimiyetsizliğin kötü bir biçimidir. Belirsiz bir şeyden yeterince söz edildi mi, çoğunluk artık onu anlaşılan bir şeymiş gibi algılar.” (E. A. Rauter) Buna sürü psikolojisi denir. Demokrasilerde yetkilendirme kimlik üzerinden değil; kelle sayısı üzerinden olur.
Demokrasi; bütün ideolojilerin çatı adı, kapitalizmin bekçisi, liberalizmin kendisi, tek dünya devletinin tarlası, tüm teslis inançlarının imalathanesi, her türden görüşün maskesi/makyajı, koyun sayma yönteminin insan adedi üzerinden uygulanmasıdır. Demokrasi, ideolojilerin saklama kabıdır. Demokrasi maskesi ile her türden görüş bütün dünyada parlamentolara giriyor.
Cemil Çiçek, “demokratik bir tövbe yapmalı” dedi. Din ne üzerinden ise tövbe onun üzerinden olur. Esasen demokrasilerde tövbe, helalleşme olmaz; faizi ile geri tahsil etmek, tenzili rütbe, makama iade, iade-i itibar vs. olur. Helal, haram, tövbe vs. İslam’ın kavramlarıdır.
Demokrasilerde kimlik siyaseti yapılamaz. Tabela sahipleri bunu açıkça beyan ediyorlar. “Biz din, dil, ırk gözetmiyoruz” diyorlar. “Biz gelirsek cinsel yönelim yasayla dezavantaj olmaktan çıkarılacak” diyenler de var. Akşamdan sabaha “cinsiyetsiz ideolojiler” tabela asarsa şaşmayın! ABD’de, bazı alanlarda kimlik bilgisi olarak cinsiyet sorusu kaldırıldı. Kuran’ın erkek-dişi tanımı reddediliyor.
ABD ‘de “Hıristiyan demokrat” var. Türkiye’de, “siyasal İslam’dan demokratik İslam’a geçiyoruz” gibi müfsit beyanlara itiraz edilmiyor. İkisi aynı kapıya çıkar.
Demokrasilerde her yol yürünebilir bir yoldur. Din: Gidilen yol demektir. Veri tabanında yedi düvel, Bizans, Roma olanlar itikattan (inançtan) demokrat! Bu veri tabanını kabul etmeyenler ise karşıtından demokrat. İkisinin de veri kaynağı yedi düvel. Demokrasi ideolojidir; İslam’ın yanında yok hükmündedir.
Kıbleye yönelmiş ama kavramları bilemeyenlerin tamamı ‘merdiven altı cemaati’dir. İrili ufaklı yüzlerce çeşidi olan “merdiven altı cemaatleri”, kavramlar üzerinden hak din, batıl din tasnifi yapamaz. Suçu ideolojilere, emperyalizme, kapitalizme, Siyonizme, iç-dış güçlere atanlar; suçladığı şeylerin işbirlikçisidir. Sorgulama, sistem üzerinden değil; “kavram, itikat, amel, fiil” üzerinden yapılır. Kaderin fitilini kavramlar ateşler. Her kim ithal kavramlar kullanıyor, besmeleyi reddeden fiillere (moda, müzik, medya, marka vs.) çanak tutuyor ve tevhidi kavramlara yama vuranlara yazılı reddiyesi yoksa işte o kişi aynaya baksın; “aynada gördüğü demokrasinin tam kendisidir.”