Okullar açıldı. Yazın sıcak, bunaltıcı günlerinde ortalıkta pek görünmeyen çocuklar, Eylülün güzelliği ile birlikte, erken saatlerde sokakları, yolları doldurdular. Çocuklara geriden, penceremden baktım.  Emekli bir öğretmen olarak bazen hüzün, bazen umut, gel-git duygularla seyrettim.

 

Her yaştan öğrenciler; sözleşmiş gibi bir anda ortalığa dökülmüşlerdi. Minik çocuklar, kimi annesinin veya babasının ya da ikisinin yanında, kimi dedesinin, babaanne, anneannesinin önünde; sırtında yeni pırıl pırıl çantası, sektirerek yeni forması içinde hevesli hevesli yürüyor. Daha önce anaokuluna ya da ana sınıfına gidenlerin okul konusunda deneyimli oldukları yürüyüşlerinden belli.  Bu çocukların hazırlık ve uyum süreci daha kolay geçeceği izlemini bırakıyor.

 

İlk kez başlayacak olanlar ise ürkek,  sıkı sıkı tutmuş annesinin elini, başına geleceklerin tedirginliği içinde; yeni çanta ve kıyafetlerin hatırına gidiyor okuluna. Çocukların okul hayatı, bulundukları aile ortamı ve aile içi ilişkileri okula uyumunu doğrudan etkileyecektir mutlaka.

 

Eğer aileler çocuklarını sürekli olarak kontrol altında tutmaya çalışan ve bireyselleşmelerini engelleyen aileler ise, özgüveni düşük, anne babaya bağımlı, kişisel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan bireyler olarak yetişecekler.

 

Aileye bağımlı çocukları olan ailelerde, okula uyum problemleri sık görülür. Ailesinin beklentisine yetemeyen ve değersizlik hissine kapılan çocuklar hem okul başarısında hem de arkadaş ilişkilerinde sıkıntılar yaşayabilir. Bu yüzden okula başlamadan önce çocukların kişisel ihtiyaçlarını giderebilmeleri ve sosyalleşebilmeleri için gerekli ortam yaratılmalı.

 

Buna ek olarak, bazı ebeveynler okula başlama konusundaki endişelerini, yaşadıkları gerginlik ve stresi ister istemez çocuklarına yansıtırlar. Tüm bunları gören ve hisseden çocuklar da, okula başlamanın getirdiği korku ve endişeyi yoğun olarak hisseder. Hâlbuki tüm bunların yerine, okula başlamanın getirdiği tatlı heyecanı yaşamak, çocukların da bundan keyif almasını sağlamak ve aynı zamanda isteklendirmeyi artırmak okul yaşamında daha olumlu sonuçlar görebilmeye yardımcı olur.

 

 Çocuklarını okula götüren anne babalara takılıyor gözüm. Çocuklarının ilkokula başlamasının heyecanı yüzlerine yansıyor. Yüzlerine yansıyan başka şeyler de var. Çocukları nasıl bir öğrenci olacak. Başarabilecek mi okullarını? İçlerinde her anne babanın arzusu var. Okusun,  başarıyla bir yerlere gelsin… Bunun için az mı uğraştılar? İyi bir öğretmen bulmak, başarısını duyurmuş okula kayıt ettirmek için… Çevresinin ve güçlerinin ölçüsünde istedikleri gibi oldu veya olmadı.  Okul masrafları; yeni bir gider kapısı olarak aralanmış, gitgide açılacak Şimdi okula gidiyorlar işte.

 

Tertemiz ütülü formaları ile giden başka çocuklar da var. Servis bekleyenler, alışkın adımlarla okul yolunu tutanlar… Onlarda yeni öğretim yılı için temiz bir sayfa açmış, şimdiye kadar başarılı ise daha güvenle kendinden emin yürüyorlar. Derslerinde istenen başarıyı yakalayamayan öğrenciler de garip bir boş vermişlikle nasıl olsa geçiyorum havalarında… Kendisi ile ilgilenilmezse okulunun, sınıfının, arkadaşlarının ve öğretmenlerinin huzurunu bozacak ya da içine kapanık birey olarak toplumda kaybolup gidecek. Hayır! Ümitsizliğe düşmek istemiyorum.

 

 O kadar masumlar ki; kendi ellerimizle, yanlış tutumlarımızla çocuklarımızı ateşe atıyoruz.  Anneler, babalar, öğretmenler;  bu çocukları görmeli, ellerinden tutmalı, son zamanlarda artan saygısızlık, ukalalık, şiddet eğilimleri, umursamazlık gibi davranış bozuklukları sergileyen çocuklar da bizim çocuklarımız. Onlara kızmaya hakkımız yok, onları bu hale getirenler bizleriz. Anneler, babalar, çocuklarınızla ilgilenin. Sevgiyi, şefkati eksik etmeyin yavrularınızdan.  ‘’Saldım çayıra, mevtam kayıra ‘’ düşüncesini bir kenara bırakarak sağlam bireyler yetiştirmeye çalışın. Bütün sorumluluğu öğretmenlerine yüklemeden önce;  manevi, dini, milli değerlerimizi dilinizin döndüğünce vermeye anlatın, örnek olun.

 

 Manevi değerlerimiz, ahlak, inanç, tevazu, insaf, vicdan, merhamet, hoşgörü, adalet, kardeşlik gibi değerlerdir. Bir toplumun millet olarak bir arada birlik ve beraberlik içinde yaşamasını ve huzur ve barış ortamının sağlanmasını ortaya koyan değerler olarak gelecek nesillerin yetiştirilmesinde etkili olan değerlerdir. Manevi değerlerimizi bizi biz yapan değerlerdir. Bu değerlerin korunması ve toplumda yerleşik hale getirilmesi gerekir. Bu nedenle gelecek nesillere aktarılırken çok dikkatli olunmalı.

 

Çocuğunuzun okulunu belirli aralıklarla ziyaret edin, öğretmeni ve rehber öğretmeni ile iş birliği içinde olun. Okul önlerini, arkadaşlarını, yediğini içtiğini denetleyin. İpin ucunu kaçırdıktan sonra dövünmek hiçbir şeye yaramaz. 

 

Penceremden seyrederken, sokak ve yollar boşaldı. Okulda olması gereken bir çocuk, yanaştı çöp bidonuna karıştırıyor. Derme çatma karton ve naylonlarla örttüğü arabasına bulduğu, işine gelen çöpleri atıyor. Her zaman ki gibi görmemezlikten gelemiyorum bugün. Az önce pırıl pırıl geçen çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşünüyorum.  Bu çocuğun ve bunun gibilerinin günahı ne? Sorumlusu kim ya da kimler?

 

Öğrenciler okullarında, sınıflarına girecek, sıralarında sevecenlikle karşılarına çıkacak öğretmenlerini bekleyecek.  Öğretmen olmak dışarıdan görüldüğü gibi kolay bir meslek değildir. Sabır ister, özveri ister. Öğrencinin başarısını tarafsız değerlendirirken, rehberlik ederek yol gösterir. Öğrencilerin bireysel farklılıklarını görerek yön verir. Aynı zamanda öğreteceği konuları bütün öğrencilere aktarmaya çalışır. Bütün bunları yaparken de vicdanı ile baş başadır.

 

Annelerinin duygusal gözyaşları içinde okula bıraktığı minikleri,  yıllar sonra aynı duygusallık içinde, mezun ederken öğretmenleri yaşar. Yetiştirdiği öğrencilerin bir yere gelebilmeleri gurur kaynağı olur.

 

Öğrenciler; tertemiz açılmış okul sayfasının satırlarına ileride unutmayacakları, unutamayacakları okul günlerini yazacaklar. Belki iyi, belki kötü… İsterim ki; bütün öğrenciler akıllarını başlarına toplayıp, var güçleri ile çalışarak gelecek güzel günlerinin temelini atabilsin.  Başarılar sizinle olsun sevgili çocuklar, kolay gelsin.

 Değerli öğretmenlerimiz, öğretmek için öğrenmek gerekir, kendinizi daima

yenileyerek, cahilliğe karşı savaşınızda muzaffer olmanızı dilerim.  Bol sabırlar…

 

ÖĞRETMEN OLMAK

Sınıflar dolusu çocuğu,

Al iyi yoğur dediler,

Kimi esmer, çoğu sert buğday unu 

Toz toprak karışık geldiler.

 

Hepsinin mayaları farklı farklı,

Ayarlayamazsan dozunu, ya cıvık, ya kaskatı,

Özünü kaybettirme yine de sen bu yükü taşı,

Vicdan ile yüreğimi elime verdiler.

 

İstediğin gibi yoğur, istediğin gibi aç

Çünkü hepsi de eğitime bilgiye muhtaç,

Ne yazık ki, benim elim hamur karnım aç,

Önüme çiçeklerle bezenmiş veballeri serdiler.

 

Mürşide AYHAN