Yol hikayelerini rahmetli Tayfun Talipoğlu'ndan biliyoruz; hem izledik hem de okuduk.  O daha ziyade seyyah olarak, Anadolu'nun farklı köşelerine gidiyor ve samimi Anadolu insanının güzel görüntülerini, duygularını yansıtıyordu. Tayfun Talipoğlu'na rahmet dileyerek biz kendi yol hikayelerimize geçelim..  Herkesin mutlaka birçok yol hikayesi vardır, biz de birçok yol hikayesi yaşadık, içinde çeşitli maceraları barındıran..

En son yaşadığımız yol hikayesini buradan aktaracağım.

Geçen hafta sonu Başkentimiz Ankara'ya bir dostumuzun düğün törenine katılmak için üç aile (Özkul, Seçen ve Gök aileleri olarak) birlikte yola düştük. Aslında, Afyonkarahisar- Ankara çok uzun bir yol değil. Lakin yine de içinde farklı yol hikayelerini barındırabiliyor. Her şey gayet güzel giderken, Polatlı ilçemize yaklaşık 40 kilometre kala birden aracımızın yalpa yaptığını gördük ve hissettik. Şoförümüz Buğra hemen tedbirli bir şekilde kenara çekti.  Bizler de reflektörleri koyarak yol emniyetini aldık. Baktık ki arka lastiklerden biri kesici bir alet nedeniyle patlamış hatta yarılmış. O kısımda birçok çivi ve kesici alet gördük. Açık söyleyeyim bunların böyle düz bir otoyolda bulunması, bazı art niyetli kişilerin araçlara zarar vermek düşüncesi ile yaptığını hissettirdi ortak olarak görüşlerimizde. Bizim dışımızda birkaç aracın daha bizim akıbetimize uğradığını müşahede ettik. Yolda birçok lastik parçaları gördük. Gençler Buğra ve Osman Yasin hemen stepneyi takmak için işe koyuldular lakin stepne minibüsün altında ve çıkarması da oldukça güçtü. Bir çok somunu, vidası çıktı son bir somun, vida eldeki bütün alet edevatla çıkarılamadı. Bunun üzerine geçen araçlardan el kaldırarak yardım istedik. Gündüzdü, üç aileydik ve kadınlar da el kaldırarak yardım istiyordu. Dolayısıyla sürücülerin, diğer araçların korkmalarını gerektirecek bir durum yoktu. Yüzlerce araç geçmesine rağmen hiç birisi durmadı. Hepimizin aklına gelen şuydu:  İnsanlık öldü mü?

Dursalar da kendilerinden sadece uygun anahtarı isteyecektik kalkıp da şu lastiğimizi sökün takın demeyecektik. Epey bekledikten sonra iki tırcı arkadaş durdu birisi kendisinde bizdekinden farklı anahtar olmadığını söyledi yoluna devam etti teşekkür ettik. Diğeri saatli çalışan ekspres bir tır olmasına rağmen durdu ara yola girerek güvenlik önlemini aldı ve bizim ihtiyacımız olan anahtarları verdi, sağ olsun. İşimiz bitene kadar da bekledi daha sonra yoluna devam etti, biz de teşekkürlerimizi ifade ettik. En son stepneyi takarken yukarı köprüden geçen bir kamyon şoförü arkadaşta gelerek yardıma ihtiyacınız var mı dedi?  Gençlerin takmakta olduğu stepneyi aldı ve güzelce yerine yerleştirdi somunları da sağlam bir şekilde takarak yolumuza devam etmemizi sağladı. Ona da teşekkürlerimizi ifade ettik, telefonumuzu aldı ve daha sonra yolda da aradı, herhangi bir sıkıntı var mı gideceğiniz yere ulaştınız mı diye..

Biz de bu tırcı ve kamyon şoförü arkadaşlarımızın bu ilgilerini görünce insanlık ölmemiş dedik. Yalnız önceden geçen yüzlerce araca da hayıflanmamızı dile getirdik.

Eskiden bu tip yardımlaşmalar daha fazla olurdu. Günümüzde insanlar biraz daha içlerine kapandılar biraz daha ben merkezli davranmaya başladılar. Özellikle pandemi sonrası insanlar birbirine yardım etmekten korkar hale geldi. Acelesi olan insanlar vardır onları anlayabiliriz ancak herhangi bir acelesi olmayan insanlarımız hiçbir şey yapmayacak bile olsa şöyle bir kenara çekip yardımcı olabilecek bir şey var mı deseler dahi yeterdi.

Yol hikayesi bize ders oldu yardıma ihtiyacı olduğunu gördüğümüz birisine mutlaka yardım etmemiz konusunda öncesi gibi hemfikir olduk..

İyilik insanı insan eden en önemli özelliktir..

Yolda olan herkese sıkıntısız güzel yol hikayeleri diliyoruz..

Lokman ÖZKUL

Eğitimci-Yazar

[email protected]